Balıkesir İlinin Organik Hayvancılık Olanakları

Sektör Raporları
  • 1702 Okunma
  • 121 İndirme

Özet

1. Dünyada nüfus artışına bağlı olarak tarım ürünlerine olan talebin yoğunluğu; bitkisel üretim gibi hayvansal üretimde de entansifleşme eğilimlerini artırmıştır. Son 20 yılda dünya nüfusu toplam %30 oranında artmış; buna karşılık hayvan varlığı ve et, süt vb. hayvansal ürünlerdeki artış aynı düzeyde olmamıştır. 2. Son dönemlerde hayvancılık çayır-meralara (otla beslenmeye) dayalı yetiştiricilikten uzaklaşılarak; az sayıdaki büyük işletmede, çok sayıda hayvanın sıkıştırıldığı alanlarda yapılmaya başlanmıştır. Araştırmalar “Endüstriyel hayvancılık” olarak tanımlanan bu yöntemin birçok çevresel, biyolojik ve ekonomik zararlarının olduğunu göstermiştir. 3. Endüstriyel hayvancılığın sakıncalı özelliklerinden biri de çoğu genetiği değiştirilmiş (GDO’lu) mısır, soya gibi ürünlerin yem olarak kullanılmasıdır. 4. Merada (otla) beslenen hayvanlardan elde edilen et, süt vb. ürünlerin kesif (yoğun) yemle beslenenlere göre daha üstün özelliklere sahip (toplam yağ ve doymuş yağ asitleri içerikleri daha düşük; buna karşılık vitaminler, omega-3 ve konjuge linoleik asit düzeyleri daha yüksek) oldukları araştırmalarla ortaya konmuştur. 5. Günümüzde hayvan haklarına gösterilen ilgiden dolayı hayvan refahı ka vramı giderek önem kazanmıştır. Alternatif olarak gündeme gelen, meralara ve kimyasal kullanılmaksızın üretilen yemlere dayalı “organik hayvansal üretim” çevreye daha az zararlı ve daha etik bir üretim sistemi olarak düşünülmektedir. 6. Tüketiciler organik h ayvansal ürünleri kaliteli, kalıntı içermeyen, refahına özen gösterilen hayvanlardan elde edilmiş, daha fazla çevre dostu koşullarda üretilmiş ürünler oldukları için tercih etmektedirler. 7. YYetiştirildikleri bölgeye uyum sağlamış, hastalıklara dayanıklı yerli ırkların kullanımı, uygun barınak koşulları, sağlıklı hayvan yetiştiriciliği (hayvan refahı) ve organik yemlerle besleme gibi dört ilke organik hayvancılığın temelini oluşturmaktadır 8. Organik tarım önce bitkisel üretim amacıyla ortaya çıkmış; daha sonra hayvancılıkta da önemli gelişmeler sağlanmıştır. Özellikle ABD, Kanada, Avusturya, Danimarka ve Almanya gibi ülkelerde organik hayvansal üretime geçiş başlamıştır. 9. Türkiye hayvancılığı esas olarak meraya dayalı ekstansif bir hayvancılık olup; hayvan besleme büyük ölçüde doğal meralara, anızlara ve hububat samanına dayalıdır. 10. Türkiye’de son 30 yıllık dönemde nüfusun 30 milyon kişi artmasına karşılık, toplam hayvan varlığı 85 milyon baştan 41 milyon başa düşmüş; yani yarı yarıya azalmıştır. 11. Türkiye’de organik tarım faaliyetleri tüketicilerin talebi üzerine değil, bitkisel üretime yönelik olarak Avrupalı şirketlerden gelen talepleri karşılamak için başlamıştır. Türkiye’de son 10 yıllık dönemde yetiştirilen organik ürün çeşidi 150 adetten 216’ya çıkmış, üretici sayısı 12.4 binden 42 bin kişiye ulaşmıştır. Üretim alanları 6 katına, üretim ise 4 katına çıkmıştır. Ancak bu tablonun ihracata yansıdığı söylenemez. 12. Türkiye’de tavukçuluğun tümü ve süt sığırcılığının bir bölümü hariç olmak üzere koyun, keçi gibi hayvan türleri ekstansif koşullarda yetiştirilmektedir. Bu nedenle özellikle küçükbaş hayvan yetiştiriciliği daha kolay ve daha az masrafla konvansiyonel sistemden organik sisteme dönüştürülebilir. 13. Türkiye’de son yıllarda organik hayvansal üretimde gelişmeler sağlanmış; organik büyükbaş ve küçükbaş besiciliği, süt ve et üretimi, kanatlı yetiştiriciliği başlamıştır. Büyükbaş, küçükbaş ve kanatlıda organik üretim yapan çiftçi sayısı (geçiş süreci hariç) 2005 yılında 4 iken; 2010 yılında 105 olmuştur. 14. Balıkesir İli, değişik iklimlerin bir arada yaşandığı, coğrafi konumu ve verimli toprakları ile Türkiye’nin önemli tarım alanlarından biridir. İlin arazi varlığının %35.4’ü ekilebilir arazi, %14.4’ü çayır-mera, %46.5’i orman, %3.5’si ise tarım dışı araziler oluşmaktadır. 15. Balıkesir İli genelinde 7.991 dekar alanda organik tarım yapılmaktadır. Organik tarımın en yoğun olarak uygulandığı ilçe Ayvalık olup, onu Bigadiç, Burhaniye ve Sındırgı izlemektedir. Organik olarak yetiştirilen başlıca ürünler haşhaş, buğday, yulaf, domates, biber, çam fıstığı, arpa, fiğ, nohut ve zeytindir. 16. Balıkesir İli, Türkiye beyaz et üretiminin yaklaşık %20’sini, yumurta üretiminin ise %12’sini tek başına karşılamaktadır. Ayrıca süt ve besi hayvancılığında da çok büyük bir potansiyele sahiptir. Türkiye’deki entansif (endüstriyel) süt ve besi işletmelerinin önemli bir kısmı Balıkesir’de faaliyet göstermektedirler. 17. Balıkesir’de son 5 yılda sığır ve keçi varlığının arttığı, buna karşılık koyun varlığının düştüğü görülmektedir. Broiler ve yumurtacı tavuk varlığı yıldan yıla değişkenlik göstermektedir. Kovan mevcudunda ise %30’luk bir artış olmuştur. 18. Türkiye’deki kültür ırkı sığırların yaklaşık %10’u Balıkesir’de bulunmaktadır. İlin süt sığırı varlığının %76’sı kültür ırkı olup; yetiştiricilik daha çok küçük ölçekli işletmelerde yapılmaktadır (Süt sığırlarının %70’i 25 baştan az hayvana sahip işletmelerdedir). 19. İlin besi sığırı varlığının %88’i kültür ırkı olup, toplam besi sığırının %40’ı 50 baştan fazla hayvana sahip işletmelerde bulunmaktadır. 20. İlde son 5 yıllık dönemde süt ve süt ürünlerinde süt sığırcılığındaki gelişmelere paralel olarak önemli artışlar gözlenmektedir. Buna karşılık söz konusu dönemde kırmızı et üretimi değişmemiş; beyaz et, yumurta ve bal üretiminde ise artış eğilimi sürmüştür. 21. Yürütülen bu araştırma ile Marmara Bölgesi gibi sanayileşmenin yoğun olduğu bir bölgede organik hayvancılığa ilişkin fırsat alanlarının olabileceği; hayvancılıkta tek alternatifin entansif yöntemle, hayvan refahı kurallarına uymayan, yem girdilerinde tümüyle dışa bağımlı bir sistemin olmadığı ortaya konulmaya çalışılmıştır. 22. Araştırma kapsamında ekstansif hayvancılığın öne çıktığı tüm köylere gidilmiş; böylelikle çevreye duyarlı sürdürülebilir anlamda da bir hayvancılık yapılabileceği konusunda yetiştiricilerde farkındalık yaratılmaya çalışılmıştır. 23. Araştırma Balıkesir İli’nin tüm ilçelerine bağlı 270 köyde yürütülmüştür. Araştırmanın ana materyalini söz konusu köylerden seçilen 963 yetiştirici ile karşılıklı görüşme yoluyla elde edilen birincil veriler oluşturmaktadır. 24. Araştırma bölgesinde Bigadiç, Dursunbey, Havran ve Sındırgı ilçelerinde yerli ırk sığırlara sahip işletmeler çoğunluktadır. 25. Araştırma bölgesindeki yetiştiricilerin sadece %5.2’si sığırların beslenmesinde kesif yem kullanmamaktadır. Hayvanlarını yıl boyunca otlatma alanlarına çıkaran yetiştiricilerin oranı %24.3; yem hammaddelerini kendisi üreten yetiştiricilerin oranı ise %70.1’dir. 26. Araştırma bölgesinde otlatma alanlarının durumunu yeterli gören sığır yetiştiricilerinin oranı %58.8 olup, yetiştiricilerin %21.4’ü yıl boyunca yeterli miktarda kaba yem bulamadığını bildirmişlerdir. 27. Araştırma bölgesindeki koyun varlığında yerli ve melez ırklar çoğunluktadır. Kültür ırkı koyuna sahip yetiştiriciler %4.7 gibi çok düşük düzeydedir. 28. Araştırma bölgesinde otlatma alanlarının durumunu yeterli gören koyun yetiştiricilerinin oranı %71.8 olup, yetiştiricilerin %15.3’ü yıl boyunca yeterli miktarda kaba yem bulamadığını bildirmişlerdir. 29. Araştırma bölgesinde kesif yemi sadece kuzu beslemede kullanan yetiştiricilerin oranı %25.5’dir. Genel olarak gebelik döneminin sonunda ve laktasyon döneminin başlangıcında ilave yoğun yem kullanımı yaygındır. 30. Araştırma bölgesinde yerli ve melez ırk keçilerin yaygın olduğu, yetiştiricilerin %9.2 gibi küçük bir bölümünün kültür ırkı keçi bulundurduğu saptanmıştır. 31. Araştırma bölgesindeki keçi yetiştiricilerinin %77.1’i hayvanlarını yıl boyunca otlatma alanlarına çıkarmaktadır. Otlatma alanlarının durumunu yeterli gören yetiştiricilerin oranı %81 düzeyindedir. 32. Araştırma bölgesindeki keçi yetiştiricilerinin %87.6’sı yıl boyunca yeterli düzeyde kaba yem bulabildiklerini belirtmişlerdir. Yem hammaddelerini kendisi üreten yetiştiricilerin oranı %44.4’tür. 33. Araştırma bölgesindeki keçi yetiştiricilerinden %12.4’ü hayvanlarına ilave yoğun yem vermediklerini bildirmişlerdir. İlave yoğun yem genel olarak oğlak beslemede kullanılmaktadır. 4 34. Araştırma bölgesinde büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarda paraziter enfestasyon, meme, sindirim sistemi, solunum sistemi, ürogenital sistem, dolaşım sistemi ve ayak-eklem hastalıkları ile karşılaşıldığı belirlenmiş, ilaç dışında değişik tedavi yöntemlerinin yaygın olarak uygulandığı saptanmıştır. 35. Merkez ilçede entansif yetiştiriciliğin ön planda olması, organik hayvancılık açısından bir dezavantaj olarak görülmektedir. 36. Ayvalık ilçesinin yoğun olarak zeytin tarımı yapılması nedeniyle organik hayvancılık için uygun olmadığı düşünülmektedir. 37. Balya ilçesi nüfusunun az olması ve arazi varlığının önemli bir bölümünün ormanlarla kaplı olması gibi nedenlerle organik hayvancılık açısından uygun bir konumda görülmemektedir. 38. Bandırma ilçesi sanayi yoğun bir bölge olması nedeniyle organik hayvancılık için uygun bir konuma sahip değildir. 39. Burhaniye ilçesinde büyükbaş hayvan varlığının %60’ına yakın kısmı yerli ve melez hayvanlardan oluştuğundan, özellikle Madra Dağı yöresinde organik hayvancılık sistemine geçilebileceği düşünülebilir. Ancak, zeytin tarımının yoğun olarak yapılması nedeniyle, bu potansiyelin tam olarak değerlendirilemeyeceği ön görülmektedir. 40. Yerli ırklar ve melezlerinden oluşan yüksek küçükbaş hayvan varlığı ve örgütlü yetiştiricileri ile Dursunbey, İvrindi ve Sındırgı ilçelerinin bazı yörelerinin organik sisteme daha kolay uyum sağlayabilecekleri öngörülmektedir. 41. Erdek ilçesine bağlı Paşalimanı Adası izole bir bölge olarak organik hayvancılık sistemi için akla gelse de; bitki örtüsünün uygun olmamasından dolayı organik hayvancılık bakımından uygun olmadığı düşünülmektedir. 42. Gömeç ilçesi meraların yetersiz oluşu, öncelikli uğraşı hayvancılık olan yetiştirici sayısının azlığı, zeytinciliğin ön plana çıkması gibi nedenlerle organik hayvancılık için uygun değildir. 43. Gönen ve Susurluk ilçelerinde oturmuş entansif büyükbaş hayvancılık ve kesif yemlemeye dayalı kuzu besisi ön planda tutularak yapılan koyunculuğun organik yetiştiriciliğe geçişin zor olacağı düşünülmektedir. 44. Marmara ilçesinin bazı olumsuzluklar olsa da, sanayi yoğun bir bölgede, organik hayvan yetiştiriciliği için en uygun yerlerden biri olduğu ve bu potansiyelin zaman kaybetmeksizin değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
  • Hazırlayan / Koordinatör *

    Güney Marmara Kalkınma Ajansı

  • Yayın Yılı

    2012

  • Belge İçeriği
    11.78 MB